Pek çok kişi midesindeki yanma hissinden şikayetçidir. Ancak bazı noktalara dikkat ederek bu problemi azaltmanız mümkün. Yediklerinize dikkat eder, sindirimi kolaylaştıran, yanma hissini azaltan yiyecekleri daha çok tüketirseniz bu sorunu büyük ölçüde ortadan kaldırabilirsiniz. Yemekleri az miktarla ama sık aralıklarla tüketmek ve iyi çiğneyerek, yavaş yemek de mide sağlığınız için önemlidir. Aynı şekilde, yiyecek ve içeceklerinizin çok sıcak veya çok soğuk olmamasına, karında basıncı arttıran sıkı kemer kullanmamaya, yemeklerden hemen sonra uzanıp yatmamaya, alkol ve sigaradan da mümkün olduğunca uzak durmaya dikkat etmelisiniz.
Midenize Dost Olan Yiyecekler Neler?
Karnabahar: Haşlanmış karnabahar, mideyi asit saldırılarından korur.
Lahana: Lahanayı çiğ olarak yemeyi tercih edin. İnce şeritler halinde doğrayıp salata yapın.
Patates: Çiğ patates suyu mide yanmasının doğal ilacıdır. Patatesi soyup katı meyve presinde suyunu sıkın. Su, havuç suyu ya da kereviz suyu ile karıştırıp için.
Elma sirkesi: Salatalarda ya da mezelerde elma sirkesi kullanın.
Maden suyu: Mide asidinin büyük bir bölümünü etkisiz hale getiriyor.
Ispanak: Ispanağı buharda pişirin ya da haşlayarak tüketin. Taze yapraklarını salata olarak yiyin.
Zeytinyağı: Çiğ olarak kullanıldığında besinlerin midede kalma süresini azaltıyor ve yağların sindirimi için safra salgısını artırıyor.
Muz: Mideyi seven meyvelerin başında geliyor. Ara öğünlerde birer muz yemek, midedeki yanma hissini ortadan kaldırabilir. Muz, mide enzimleri ve hücrelerinin üretimini de artırıyor.
Kızarmış ekmek: Midenin salgıladığı aşırı asidi kurutarak yanma hissini gideriyor.
15 Ekim 2007 Pazartesi
Yemek Seçerken Midenizi de Düşünün
Brokoli ve Brüksel Lahanasını Haşlamadan Yiyin
Brokoli ve brüksel lahanasının kansere karşı faydalı olduğu biliniyor. Ancak uzmanlar, bu sebzelerin kaynatılarak pişirilmesi durumunda içindeki kanserle savaşan maddelerin büyük bölümünün yok olduğunu belirtiyorlar.
Kansere karşı faydalı olduğu bilinen “glucosinolates” adlı maddeleri içeren brokoli ve brüksel lahanasının kaynatılarak pişirilmeleri halinde, bu sebzelerde bulunan kansere karşı savaşan maddelerin yaklaşık yüzde 80’i suya geçerek heba oluyor.
Daily Mail’in internet sitesinde yer alan habere göre, Warwick üniversitesi'nden bir grup bilimadamı, pişirme yöntemlerinin bu sebzelerdeki glucosinolates seviyelerini nasıl etkilediğini araştırdılar. Araştırma sonucunda, brokolinin 30 dakika haşlanması halinde glucosinolates miktarının yüzde 77, 10 dakika haşlanması durumunda ise yarısının azaldığını tespit ettiler.
Yarım saat haşlanan karnabaharda yararlı maddelerin yüzde 75’inin, lahanada yüzde 65’inin, brüksel lahanasında yüzde 58’inin kaybolduğu belirlendi. Bu sonuçlar doğrultusunda sebze tüketiminden azami faydayı sağlanabilmesi için kaynatmaktan vazgeçilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, sebzelerin buharda, mikrodalgada veya kızgın yağda pişirilmesini öneriyorlar. Uzmanlar, bu sebzeleri dondurmanın da yararlı maddelerin seviyesinin azalmasına yol açtığını vurguluyorlar.
Sütü Neden ve Nasıl İçmek Gerekli?
Sağlıklı ve dengeli beslenme, uzun zamandır en çok konuşulan ve üzerinde durulan konular arasında yer alıyor. Sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmek için yediğimize, içtiğimize artık daha çok dikkat ediyoruz. Peki, sağlıklı bir beslenmenin temel unsurlarından olan sütü neden ve nasıl tüketmeniz gerektiğini biliyor musunuz?
Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü'nden Prof. Dr. Tanju Besler'in verdiği bilgilere göre;, beslenme, insanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan enerji, su ve besin öğelerinin (karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineralleri) gerektiği miktarlarda (RDA) gün içersinde düzenli olarak alınması eylemidir. Sağlıklı beslenme için vücuda ihtiyacı olan temel besin öğelerini dengeli ve yeterli bir şekilde kazandırmak gerekiyor. Süt ve süt ürünleri tam da bu noktada önem kazanıyor.
Tüm beslenme uzmanlarının ve doktorların fikir birliği içinde oldukları konu, sütün sağlıklı beslenmenin temel unsuru olduğudur. Bunu söylemek yanlış olmaz çünkü süt, özellikle protein, yağ, vitamin (C vitamini hariç) ve mineraller (başta kalsiyum ve fosfor olmak üzere) gibi beslenmede çok önemli olan besin öğelerini bünyesinde bulunduruyor.
Bol bulunan ve kolaylıkla tüketilebilen, tek başına bireyin gelişim sürecinden başlayarak hayatının tüm aşamalarında besin gereksinimi büyük oranda karşılayan sütün ülkemizde, bilinçli ve verimli bir şekilde tüketildiğini söylemek güç. Düşük tüketim rakamları, ağırlıklı olarak açıkta, sağlıksız koşullarda satılan sütlerin tercih edilmesi, süt tüketimi konusunda toplumun güçlü bir bilince sahip olmadığını ortaya koyuyor.
Ne Kadar Süt İçmeli?
Öncelikle bir bardak sütün besin değerini inceleyerek, günde içilmesi gereken yeterli süt miktarı bilgisine ulaşalım. Bir bardak sütte 6 yaşındaki bir çocuğun ihtiyacı olan yüzde 52 kalsiyum, yüzde 30 potasyum, yüzde 35 protein, yüzde 11 B1 vitamini, yüzde 9 A vitamini, yüzde 44 B2 vitamini, yüzde 12 folat, yüzde 14 B6 vitamini, yüzde 18 magnezyum, yüzde 12 çinko, yüzde 55 fosfor, yüzde 6 enerji ve yüzde 6 niasin gereksinimini karşılar. Bu listeyi uzatmak mümkün olacaktır.
Yaşamın ilk altı ayında (0-6 ay) bebeğe anne sütünden başka hiçbir ilave besin verilmemelidir. Bunun dışında bir yaşından sonra tüm yaş grupları için süt tüketiminin en az iki su bardağı olacak şekilde düşünülmelidir. Ancak bu süt tüketimi özellikle 6-16 yaş grubunda daha da artırılabilir ve dört su bardağına kadar çıkabilir.
Nasıl Tüketmeli?
Süt tüketirken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, açıkta satılan süt yerine, sağlıklı ambalajda satılan sütü tercih etmektir. En son Hacettepe Üniversitesi’nden bazı öğretim üyelerinin 2001 yılında gerçekleştirdiği altı hafta süren saha araştırması sonuçları, neden açıkta satılan sütlerin tüketilmemesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Araştırmada, Ankara’nın 39 semtinden toplanan 150 sokak sütü, 109 UHT süt ve 41 pastörize süt örneği incelenmiştir. Uluslararası standartlarda, 1 mililitre sütte kabul edilebilir bakteri miktarı 5 bin ile 50.000 bin iken, incelenen tüm açık süt örneklerinde bu sayının 100 binden fazla olduğu tespit edilmiştir. Yapılan analizlerde, pastörize ve UHT Uzun Ömürlü Süt’lerin ise insan sağlığı açısından tüm standartlara uygun özellikler taşıdığını gördük.
Yine Hacettepe Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’deki Açık Sütün Kimyasal Kalitesi: Vitaminler” başlıklı çalışmada da, açıkta satılan sokak sütünün zaten düşük olan vitamin değerinin, kaynatıldıktan sonra daha da düştüğü ortaya çıktı. 15 dakika kaynatılmasının ardından çiğ sütteki Tiamin yüzde 66, Riboflavin ve Folik Asit yüzde 50, Niacin yüzde 12 oranında azalırken, B12 vitaminindeki kayıp da 15 dakika sonunda yüzde 30’a varıyor.
Sütün Isıl İşlemden Geçirilmiş Olması Şart!
Sağlıklı tüketim için sütün mutlaka ısıl işlemden geçmiş, yani pastörize ya da UHT Uzun Ömürlü süt olması gerekiyor. Sokak sütleri, kaynağı bilinmeyen sütler kesinlikle satın alınmamalı ve kullanılmamalıdır. Isıl işlemden geçmiş sütlerin ambalajlarının orijinal, kesinlikle hasar görmemiş olmasına dikkat etmek önem taşıyor. Pastörize sütlerin mutlaka soğuk zincirde korunması gerekiyor. UHT sütler, uygulanan işlem gereği açılıncaya kadar üzerinde belirtilen tarihe kadar oda sıcaklığında tazeliğini koruyabiliyor.
UHT ve aseptik ambalajlama teknolojileri sıvı gıda ürünlerinin kısa bir süre ısıtılarak süratle oda sıcaklığına soğutulması ve işlenen gıdaların dolumunun tamamen kapalı ortamda gerçekleştirilmesi esasına dayanıyor. Ürünler 2- 6 saniye süreyle 135-150oC arasında ısıya tabi tutuluyor. Daha sonra hızla oda sıcaklığına soğutuluyor. Modern bir UHT tesisinde ürünlerin dolum işlemi kapalı bir sistemde, aseptik ortamda gerçekleştiriliyor. Aseptik ambalaj altı katmanlı yapısı sayesinde gıda ürünlerinin hava ve ışık gibi dış etkenlerle temasını önlüyor. Son derece hızlı bir süreç olan UHT işlemi ürünün tadında, görünümünde ve besin değerinde herhangi bir değişikliğe yol açmıyor.
Daha sağlıklı bir toplum için, işleme ve ambalajlama teknolojilerinin de desteği ile her an kolaylıkla ulaşabildiğimiz temel besinimiz sütü hak ettiği gibi tüketmeliyiz. Süt içmek, bir ömrü sağlığımız bozulmadan, kaliteli bir şekilde yaşayabilmek için alabileceğimiz en basit önlemlerden biridir.